Bulgaristan`da misyonerlerin faaliyetleri
Protestan Hıristiyan cemaatlerin (Evangelist, Metodist, Yehova Şahitleri vb.-) Bulgaristan`daki faaliyetleri oldukça güçlü. Bu misyoner grupları, daha çok Müslüman Romanlar arasında propaganda faaliyetlerini yürütüyorlar. Bulgaristan`daki Roman nüfusunun, gayrı resmi verilere göre, bir milyon civarında olduğu tahmin ediliyor. Romanların çoğun-luğu 10 yıl öncesine kadar Müslüman`dı. Ancak bugün pek çoğu Hıristiyan oldu.
Romanlar arasındaki misyonerlik çalışmaları genellikle Almanya, İsviçre, Amerika destekli misyoner teşkilatları tarafın-dan yürütülüyor. Misyonerler, çok zengin teşkilatlarca destekleniyor ve Müslüman Romanları kiliseye çek-mek için büyük gıda ve giysi yardımları yapılıyor. Misyonerler, yine Romanların yoğun olarak yaşadığı bütün şehir ve köylere kilise-evler yapıyorlar. Başarılı Romanları Bulgaristan`daki enstitülerde veya yurt dışındaki okullarda eğitip, daha sonra rahip olarak görevlendiriyorlar. Ülkede faaliyet gösteren misyoner yetimhaneleri, hastaneler ve klinikler Müslümanları Hıristiyanlaştırmak için çalışıyorlar. Misyonerlerin bu çalışmaları neticesinde Sofya, Montana, Vidin, Vratsa, Küstendil gibi batı Bulgaristan`da yaşayan Romanlar, ne yazık ki, büyük ölçüde İslamiyet`ten koparılmış durumdadır.
Misyonerler, İslami bilgi bakımdan zayıf olan, Smolyan, Devin, Kirkovo gibi Pomak Müslümanların yaşadığı bölgelerde de faaliyetlerde bulunuyorlar. Son birkaç yıldır Türk köylerinde de kaset ve kitap dağıtma, film seyrettirme gibi yöntemlerle propaganda yapan misyonerler, en azından bugün için, başarıya ulaşmış değiller.
Bulgaristan`daki Ortodoksların misyonerlik faaliyetleri, diğer gruplara nisbeten, daha zayıf. Ortodokslardan belirli kişiler bu faaliyetleri yürütmektedir. Özellikle Boyan Sarıev adlı papaz bu konuda ön plana çık-maktadır. Müslüman Pomak bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Sarıev, 1985 yılında polis okulunu bitirdikten sonra, Bulgar istihbaratı adına din adamı olarak çalışmaya başlayan Sarıev, aslen, Müslüman Pomak bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmişti.
Kırcali`de ikamet eden ve Sveti Yoan Predteça Hıristiyanlık ve Gelişim Hareketi`nin başkanlığını yapan Boyan Sarıev, Müslüman Türk ve Pomaklar arasında faaliyet göstermektedir. Sarıev, Kırcali`nin İvaylovgrad, Krumovgrad, Egrek, Avren, Kirkovo gibi Pomak kasaba ve köylerinde; Smolyan`ın Nedelino, Zlatograd, Startsevo gibi Pomak kasaba ve köylerinde Müslümanları Hıristiyanlaştırma çalışmaları yürütmektedir. Faaliyetlerini sosyal yardımlarla destekleyen Sarıev, zaman zaman büyük para yardım-larında bulunarak Müslümanlığını unutan kimseleri etrafına toplamaktadır. Ayrıca yetimhanelerde bulunan Müslüman çocukları da vaftiz etmek suretiyle kazanmaya çalışmaktadır. Özellikle Haskovo ve Kırcali böl-gelerindeki yetimhanelerle yakından ilgilenmektedir. Yine Sarıev`in öncülüğünde, hiçbir Hıristiyan`ın yaşamadığı Müslüman köylerine kiliseler yapılmaktadır. Ayrıca belediye ve devlet gücü kullanılarak, mümkün olduğunca, ismini saydığımız kasaba ve köylere cami yapılması önlenmeye çalışılmaktadır. Boyan Sarıev, Bulgar istihbaratı tarafından da büyük destek görmektedir. Her ne kadar görünüşte Ortodoks Kilisesi yönetimi ile Sarıev`in arası açık gibi görünse de, stratejik açıdan, kilisenin Sarıev`in arkasında olduğu bilinmektedir.
Bulgaristan Başmüftülüğü
Dün olduğu gibi bugün de Bulgaristan Müslümanlarının kimliğinin korunması büyük ölçüde İslami bilinçlenmeye bağlıdır. Bunun farkında olan Bulgaristan Müslümanları, bütün olumsuzluk ve zorluklara rağmen, merkezi başkent Sofya`da bulunan Bulgaristan Başmüftülüğü önderliğinde, varlıklarını korun-mada en önemli rolü oynayan İslam dininin kalplerden silinmemesi için büyük bir mücadele veriyorlar. Bulgaristan Müslüman cemaatinin dini idaresi seçimle iş başına geliyor. Beş yılda bir yapılan Milli Müslümanlar Konferansı`nda, temsilci ve yönetici fonksiyonlarına sahip başmüftü ile cemaatin karar mercii olan Yüksek İslam Şurası Başkanı ve şura üyeleri seçiliyor.
Bulgaristan Başmüftülüğü`ne bağlı olarak müftü, din dersi öğretmeni, vaiz ve imam yetiştiren bir Yüksek İslam Enstitüsü; imam ve hatip yetiştiren üç İmam Hatip Lisesi ve yaklaşık 500 köy ve kasabada çocuklara temel İslami bilgiler veren yaz Kur`an kursları faaliyet gösteriyor. Bulgaristan`daki 1200`ün üzerinde cami ve 200 civarında mescitte, bölge müftülüklerinin tayin ettiği, 950 dolayında imam görev yapıyor. Başmüftülük, 2000 yılın-dan bu yana devlet okullarında okutulan İslam Dini dersinin programlarını hazırlamakta, dersin hoca ve kitaplarını temin ediyor. Ayrıca Başmüftülük tarafından aylık olarak Türkçe ve Bulgarca dillerindeki `Müslümanlar` dergisi, zaman zaman da, İslami kitaplar ve broşürler yayımlanmak-tadır.
Bulgaristan`daki Müslümanlar için son derece önemli kurumlardan biri olan Başmüftülük, çalışmalarını yürütürken birçok sıkıntıyı da aşmak zorunda kalıyor. Mesela, tüzük gereğince, yapılan her başmüftü seçiminden sonra, müftünün Sofya Şehir Mahkemesi`nce onaylanması gerekiyor. Bu hukuki süreç, bazı olumsuz yaklaşımlar sebebiyle, uzun sürmekte, çalış-maları aksatılmakta ve Müslümanların bölünmesine sebep oluyor. Başmüfülük idaresinin seçiminde veya tescilinde zaman zaman büyük siyasi müdahalelere maruz kalıyor. Özellikle 1995 yılında, Bulgar Sosyalist Partisi hükümetinin doğrudan müdahalesiyle, halkın seçtiği idareye rağmen, başmüftülük görevine eski emniyet görevlisi ve komünizm dönemi başmüftüsü Nedim Gencev yönetiminde bir ekip getirilmiştir. 5-6 yıl süren hukuki mücadele-den sonra halkın desteklediği müftülük idaresi, Uluslararası İnsan Hakları Mahkemesi`nde Bulgaristan devletini mahkûm etmiş ve tazminat ödetmiştir. Oysa ülkedeki Ortodoks Kilisesi bu hukuki işlemden muaf tutulmaktadır.
Bulgaristan devlet bütçesinden, bu ülkedeki dini topluluklara tahsis edilen mali yardımlar orantılı olarak dağıtılmıyor. Bununla birlikte Başmüftülüğün gelirlerinin ana damarını teşkil eden, ancak merkezi yönetimce el konulan vakıfların iadesi gerçekleştirilmiyor. Başmüftülük, bölge müftülükleri ve Müslüman encümenlikler vasıtasıy-la devlet tarafından el konan veya kişiler tarafından kanunsuzca satılan vakıf mal-larının iadesi ile ilgili davaların takibini yapıyor.
Bulgaristan`da bulunan, yaklaşık 2300`ü cami olmak üzere, 3339 Osmanlı eserinden bugün ancak 110 tanesi ayakta kalabildi. Mesela, Veziriazam Atik (Hadım) Ali Paşa evkafına ait kayıtlarla tescil edilen ve banisi belli bir eser olan Yanbolu Bedesteni, Bulgaristan`da ayakta kalabilen tek bedesten binasıdır. Müslümanlara ait olan fakat devlet tarafından iade edilmeyen vakıf mallarından bazıları şunlardır: Plovdiv(Filibe)`deki Taşköprü Camii(Avlusu 1939 yılında satıldı. 1992 yılına gelindiğinde cami sahipliği devlet eliyle avlu sahiplerine devredildi), Razgrat`taki İbrahim Paşa Camii ve Küstendil`deki Fatih Mehmet Camii(1996 yılında devletleştirildi), Samokov`da Bayraklı Camii(1928 yılında kültür anıtı olarak ilan edildi. 1964`ten bu yana da müze olarak kullanılıyor), Stara Zagora`daki Eski Camii(1954`te kültür abidesi olarak ilan edildi), Belogratçik kasabasındaki Hacı Hüseyin Camii(Müze haline getirildi), Montana kasabasındaki Camii (1964 yılında kültür abidesi olarak ilan edildi), Karlovo`daki Kurşunlu Camii(1964 yılında müzeye çevrildi), Vratsa`daki Eski Cami(1972 yılında kültür abidesi olarak kabul edildi). Bu camilerden hiçbiri, bugün Müslümanlar tarafından kullanılamıyor. Ayrıca `Medrese` adıyla bilinen Türk ilkokul binası, 1947 yılında Kırcali Cemaati İslamiyesi mal varlığı arasında gösterilmiş olmasına rağmen, 1949 yılın-da kabul edilen Devlet Malları Yasası uyarınca, 1950 yılında devlet malı olarak kayda geçirilmiştir.
Müslümanlarının geleceği
Bulgaristan hükümetinin uzun yıllar boyunca sürdürdüğü Müslümanlara yönelik asimile etme politikası bugün hala çeşitli şekillerde devam etmektedir. Ancak tüm bu uğraşlara rağmen, komünizm döneminden sonra, Müslüman gençler dinlerine ve kimliklerine dönmeye başladılar. Bulgaristan ya da Türkiye başta olmak üzere diğer ülkelerde gerek ilahiyat fakültelerinden gerekse diğer alanlardan mezun olan Müslüman genç-ler, Müslüman halkın ihtiyaçlarını karşılamak için çalış-ıyorlar. Köylerde yaşayan, tarım ve hayvancılıkla geçimini sağlayan Müslümanlar da, dinin önemini, her geçen gün daha iyi anlıyor ve dinlerine sarılıyorlar.
Son yıllarda Bulgarlar arasında da İslam`a karşı ilgi artıyor, hatta ihtida edenler bile görülüyor. İslam`ı kabul edenlerin bir kısmı, ailevi problemlerinden dolayı Müslüman olduklarını saklıyorlar. Bu sebeple, İslam`ı kabul eden Bulgarların sayısını tespit etmek oldukça zordur. Fakat 1990 yılı sonunda yerel yetkililerin verdikleri sayı Bulgaristan`da 268 bin 971 Pomak olduğu yönündedir. Özellikle üzerinde durulması gereken bir diğer husus da, İslam dinini seçenlerin çoğunun tahsil-li ve pek çoğunun Bulgaristan halkına örnek olabilecek konumda kişiler olmalarıdır. Hıristiyanlığı kabul eden kimselerin eğitim seviyeleri ise oldukça düşük. Dolayısıyla Hıristiyanlığı kabul eden Romanlar, Protestanların maddi yardımlarından faydalanmak için Hıristiyanlığı kabul etmiş olsalar da, Müslüman bir davetçi onları İslam`a davet ettiğinde seve seve tövbe edip İslam`a dönebiliyorlar. Bu durum Bulgaristan`daki Müslüman nüfusun gelecekte daha da artacağı ve Müslümanların dinlerine ve İslam kimliklerine bağlılıklarının güçleneceği göstermektedir.
Son olarak şunu söyleyebiliriz: 1997 yılında imzalanan ve Şubat 1999`da onaylanan Avrupa Konseyi`nin, Ulusal Azınlıkların Korunmasına Dair Çerçeve Anlaşması`na rağmen Bulgaristan halen Türk azınlığın varlığını kabul etmemektedir. Bu durum Bulgaristan`ın, Türk azınlığı hala ülke birlik ve bütünlüğü önünde potansiyel bir engel olarak gördüğünün en açık göstergesidir. Bu sebeple, yakın bir gelecekte Türk azınlığın durumunda bir kötüleşme beklenmese de, Türkiye bu ülkeden dikkatini dağıtmamalı ve soydaşlarının takipçisi olmalıdır.
“Bulgaristan’da misyonerlerin faaliyetleri” başlıklı makale; Ayhan Demir‘e aittir.
Kaynakça
Bulgarların Kökeni, Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü, Ankara 1985
Balkanlar, Hugh Poulton, Sarmal Yayınevi, Nisan 1993
Balkanlar El Kitabı Cilt 2, Komisyon, KaraM
Yorum gönder